Somuncu Baba (Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri), Osmanlı Devleti’nin başkenti Bursa’ya geldiğinde, mütevazı kişiliği ve derin maneviyatıyla dikkat çekmiştir. Kendisini ön plana çıkarmaktan kaçınan bu büyük zat, talebeleriyle birlikte bir fırın inşa ederek burada çalışmaya başlar. Fırın, sadece ekmek pişirilen bir yer değil, aynı zamanda manevi bir eğitim yuvasıdır. Şeyh Hamid-i Veli, bir yandan Bursa sokaklarında “Somunlar! Mü’minler!” diyerek ekmek dağıtırken, diğer yandan da talebelerini yetiştirir ve gönüllerini manevi ateşle pişirir.
Dönemin önemli manevi önderlerinden Emir Sultan Hazretleri, Somuncu Baba’nın şöhretini duyar ve onu ziyaret etmek ister. Fırına vardığında, fırında ateş olmadığını görünce şaşırır ve bu durumun sırrını sorar. Şeyh Hamid-i Veli, “Aşk ateşiyle pişer” diyerek cevap verir. Çünkü bu fırında ekmekler, odun ateşiyle değil, gönül ateşiyle pişmektedir. Bu cevap, Somuncu Baba’nın sıradan bir fırıncı olmadığını, aksine büyük bir manevi şahsiyet olduğunu ortaya koyar.
Somuncu Baba’nın Çilehanesinin Özel Hikayesi
Uludağ’ın yamaçlarında evini yaparken ibadet için bir odasının içindeki kayayı oyup çilehanesini inşa etmiştir. Günlük zikirlerini burada yapardı. Günün ağırlığı üzerine çöktüğünde uyumamak için çenesinin altına geyik boynuzu koyduğu söylenir. Yorgunluk ve uyku çöktüğünde boynuz onu uyandırırdı.
Geçen uzun yıllar neticesinde sadece geyik boynuzu kayıp değil, küreklerinin de bir yangında yandığı söylenir. Yani ondan kalan iki eşyada zayi olmuştur.
1399 yılının bir Cuma gününde Ulucami ibadete açıldı. O günde Anadolu’nun en büyük mabedinin açılışına dört bir taraftan gelen yetmiş velide iştirak etmişlerdi.
Somuncu Baba’nın hutbede yaptığı Fatiha suresinin tefsiriyle alakalı şunlar söylenir. Molla Fenari hazretleri birinci tefsiri herkes anladı. İkinci tefsiri ilim sahipleri anladı derken, üçüncü tefsire geldiğinde ise benim ilmim anlamaya ancak yetti, ondan sonrakileri anlayamadığını söylemişti.
Menkibede dördüncü ve beşinci tefsirleri de hazır bulunan yetmiş velinin anlayabildiği söylenir. Ama ne yazık ki bunların içinde kaleme alan yoktur. Bugün bizlere kalan Molla Fenari hazretlerinin anladığı kadarıyla kalanıdır.
Dikkatinizi çekmek istediğimiz nokta da burasıdır. Üzerinde şimdiye kadar üzerinde hiç durulmayan, Bursa’da misafir olan velilerimiz cumadan sonra ne yapmışlardı.
Emirsultan hazretleri biliyordu ama, diğer ileri gelenler de o gün öğrenmişlerdi. Daha yakından tanımak ve sohbetinde bulunmak üzere gelebilen velilerin hepsi Somuncu Baba’ya misafir olmuşlardı. Tabil bu arada Emir Buhari hazretleri, Molla Fenari hazretleri ile beraber halifesi olacak Hacı Bayram hazretlerinin de burada olduğunu rahatlıkla düşünebilirsiniz.
Cilehane, böyle güzel tarihi ve ulvi hadiselerin yaşandığı Somuncu Baba’nın bize bir emanetidir.