Fatih sultan mehmet dönemine ait olan Camii Babrali Mescidi veya banisine nisbetle İmam Ali Mescidi diye anılırsa da bir zamanlar minare kürsüsünde bulunan nal şeklindeki izlerden dolayı halk arasında Nalli Mescid olarak tanınır. Hadikatü’l-cevámi’de Akşemseddin’in akrabası İmam Ali tarafından yaptırıldığı kayıtlıdır. Minberini Hekimoğlu All Paşa’nın kardeşi Feyzullah Efendi koydurmuştur. Asıl yapı, üzeri bir kubbe ile örtülü kare planlı harimle son cemaat revakından ibaretken Sultan Abdülaziz devrindeki tadilat sırasında harimin kuzey duvarına yakın bir parçasının duvarla kesilerek son cemaat yeri haline getirildiği anlaşılmaktadır.
Yapıda kenarları 8,5 m., kalınlıkları yaklaşık m. olan masif duvarlar bağlantıları Türk üçgenleriyle sağlanmış olan kubbeyi taşımaktadır. İnce uzun, gösterişsiz bir niş halindeki mihrabı iki yandan yivli sütunçelerle sınırlanmakta, mihrabın kavsarasında baklava dilimli mukarnas alçı süslemeler bulunmaktadır. Yine mukarnaslı çift sıralı bir bordürün üstünde rümî ve palmetlerden meydana gelen süslemeli bir alınlık yer almaktadır Ahşap olan minber ve vaaz kürsüsü bitkisel süslemeli olup üzerindeki motifler kabartma olarak altın yaldızla belirginleştirilmiştir. Minber külühi ucu sivriltilmiş soğan kubbesiyle Doğu etkisi taşımaktadır. Hünkar mahfiliyle olan bağlantıyı ahşap korkuluklu bir merdiven temin etmektedir. Nalli Mescid alt sırada dört büyük, mahfil hizasında sekiz ve kasnak üzerindeki dört küçük pencereden ışık alan, oldukça aydınlık bir yapıdır. Çok renkli revzenlerin bulunduğu orta sıradaki pencerelerin doğu duvarında mahfile yakın olanı ile kuzey duvarındaki iki pencere örülmüştür.
Üç kapısından kuzey cephesindeki ana kapıya geometrik desenli geçmeleri olan ajurlu korkuluğa sahip bir merdivenle ulaşılıc Üzerindeki ayet levhasının hattı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye, batı cephesindeki kapının yazısı Sami Efendi’ye aittir. Doğu cephesindeki pencereden bozma kapı ise hünkar mahfiline açılır. Mescidin hakim kalem işi süsleri bitkisel kompozisyonlar içermektedir. Kesme taştan inşa edilmiş olan yapının yine aynı malzemeden yapılan tek şerefeli minaresi, mescidin kuzeydoğu köşesine yakın ve cepheden taşkın olmasına rağmen kapısı yapının içindedir. Yüksek bir kürsü üzerinde yükselen bodur gövdesi bir bilezikle son bulduktan sonra sekiz Sıra stalaktitli şerefe altı başlar.
Ince sütunçelerin desteklediği Iran tarzı bir sakifenin örtlüğü peteğin üstünde soğan şeklinde bir külah bulunmaktadır. Minaresindeki bu görünüm, kubbe eteğindeki palmet kuşağıyla çatı saçağındaki stalaktitli bordürde de belirgindir. Bu detaylar yapıya XVIII. yüzyıl sonlarında ve XIX. yüzyıl başındaki tädilatlar sırasında ilave edilmiştir. Minare şerefesine ise bu biçim 1866 tädilâtında verilmiştir ki o dönemde inşa edilen birçok yapının minaresiyle benzerlik gösterir. Minarenin bu kısmı 1961 yılı sonu ve 1962 yılı başlarında tamir edilmiştir. Mescidin banisi olan İmam Ali Efendi’nin şâhide taşı kitabesiz mezarı mescidin yakınındaki Valilik Binasında Cevad Paşa Kütüphanesi’nin arka kısmında yer almaktadır.
KAYNAK: TDV İslam Ansiklopedisi