Ahi Çelebi Camii, Osmanlı döneminde inşa edilen ve tarihî, kültürel, manevi değeriyle öne çıkan bir ibadethanedir. Bu cami, 15. yüzyılda ünlü hekim ve din âlimi Ahi Ahmed Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Bugün, tarihi boyunca geçirdiği onarımlarla ayakta kalan yapı, özellikle Mimar Sinan’ın dokunuşlarıyla anılmaktadır.
Tarihçesi: Yangınlar ve Yeniden İnşalar
Ahi Çelebi Camii’nin ilk inşa tarihi tam olarak bilinmese de 15. yüzyıla dayandığı tahmin edilmektedir. Caminin bulunduğu alan, Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olan Eminönü’nde yer alır. Bu bölge, hem ticaret hem de sosyal hayatın kalbinin attığı bir yer olarak bilinirdi.
Cami, zaman içinde çeşitli felaketlerle karşı karşıya kalmıştır. İlk büyük yangın 1539 yılında gerçekleşmiş ve cami ciddi hasar görmüştür. Daha sonra 1653’te bir başka yangın camiyi yeniden kullanılamaz hale getirmiştir. 1894 yılında İstanbul’da meydana gelen büyük deprem ise caminin son büyük hasarını oluşturmuştur.
Mimar Sinan’ın, camiyi bu süreçte onardığı rivayet edilse de, ünlü mimarın camiye dokunuşları konusunda tarihçiler arasında kesin bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bazı kaynaklar, caminin kapsamlı bir yeniden inşa geçirmediğini, ancak tamiratlarla ayakta tutulduğunu belirtir.
Evliya Çelebi’nin Meşhur Rüyası
Ahi Çelebi Camii, yalnızca mimarisiyle değil, manevi atmosferiyle de dikkat çekmektedir. Ünlü gezgin ve tarihçi Evliya Çelebi’nin meşhur rüyası, bu camide gerçekleşmiştir. Evliya Çelebi, burada gördüğü rüyasında Peygamber Efendimizi (aleyhisselam) ve ashabını saf tutmuş şekilde camide görür. Peygamberimize şefaat dilemek amacıyla “Şefaat ya Resulallah!” demek isterken dil sürçmesiyle “Seyahat ya Resulallah!” der. Bu olay, onun hayatını tamamen değiştirir ve geniş bir coğrafyada yaptığı seyahatlerin başlangıcı olarak kabul edilir.
Mimari Özellikler ve Manevi Atmosfer
Cami, İstanbul’un klasik Osmanlı mimarisini yansıtan sade ve huzurlu bir yapıdır. İlk inşasında sade bir estetik anlayışı benimsenmiş, sonraki dönemlerde yapılan tamiratlarla orijinal yapısı korunmaya çalışılmıştır. Caminin iç mekânında, Osmanlı sanatına özgü ahşap işçiliği ve sade süslemeler dikkat çeker. Ayrıca, caminin mihrabı ve minberi, devrin sanatsal dokusunu taşımaktadır.
Maneviyat ve Toplumsal Önemi
Ahi Çelebi Camii, yalnızca bir ibadethane değil, aynı zamanda sosyal dayanışma ve yardımlaşma merkezi olmuştur. Caminin yapılmasında ve ayakta tutulmasında helal kazancın kullanılmış olması, halk arasında camiye duyulan saygıyı artırmıştır. Geçmişte, ticaretle uğraşan ahilerin camiye destek verdiği ve cami çevresinde bir ahilik merkezi oluştuğu rivayet edilir. Bu özellikleriyle Ahi Çelebi Camii, Osmanlı sosyal hayatının önemli unsurlarından biri olmuştur.