İstanbul Hipodromu

Antik İstanbul Hipodromu bugün Sultanahmet Meydanı’nda (At Meydanı) bulunur. Meydanda Dikilitaş, Yılanlı Sütun ve Örme Sütun bulunur.

DİKİLİTAŞ (OBELISK)

Bu Dikilitaş, ilk olarak eski Mısır’da 18. Sülale hükümdarlarından III. Tutmosis adına M.O 1450’ye yakın bir tarihte, bir benzeri ile birlikte, Karnak’taki Amon-Ra Mabedi önüne yerleştirilmiştir. Obeliskin üzerindeki Mısır’ın hiyeroglif yazısı net bir biçimde görülmektedir. Bu yazı, Tutmosis in babası için Karnak’ta bir obelisk diktirdiğini ve Mezopotamya’da bir anıt yaptırdığını anlatmaktadır. Üzerinde Firavun ‘la tanrı Amon Ra’nın resimleri de vardır. Yeni Rama kentine Mısır’dan çok sayıda obelisk taşınmıştır. Büyük Konstantin de kendi kurduğu yeni başkenti süslemek için bu obeliski yerinden söktürmüş ancak buraya getirilmesi bilmediğimiz nedenlerle uzun süre gecikmiştir. Theodoslus zamanında şimdi bulunduğu yere dikilmiştir.19.59 m yüksekliğindeki taşın ilk halinin daha yüksek olduğu ve bugüne kalan kısmının, aslinin ancak üçte ikisini oluşturduğu söylenebilir. Anıtın alt kısmi muntazam bir biçimde düzletilmiş ve bu arada da hiyerogliflerden biri tam ortasından kesilmiştir. Anit, taşıma sırasında kırılmış ya da bir dereceye kadar hafifletilmesi amacıyla kesilmiş olması da mümkündür.
Dikilitaş mermerden bir kaide üzerine oturtulmuştur. Kaidenin yine mermerden yapılmış temel kısmının iki yüzüne Grekçe ve Latince kitabeler işlenmiştir. Dikilitaş’ın dört yüzünde hiyeroglifler yer almaktadır. Osmanlı dönemi boyunca Dikilitaş’ın etrafındaki zemin zamanla yükseldiği için kaldenin alt kısmı toprağa gömülmüştür. İngiliz araştırmacı CT Newton, Nisan 1857’de kaidenin etrafında bir kazı yaparak en alt seviyeye kadar açmıştır. Bu tarihten beri Dikilitaş’ın kaidesi, etrafı demir parmaklıklı kare bir çukurun içerisinde bulunmaktadır.
Hipodroma konulurken obelisk için mermerden bir kaide ve çeşitli kabartmalar arasında taşın dikilişini gösteren bir resim yapılmıştır. Hipodrom u süslemek için getirilen obeliskin kaidesinde burada yapılan araba yarışlarını ve onları seyreden İmparator’u resmeden kabartmalar bulunmaktadır.

BURMALI SÜTUN – YILANLI SÜTUN

Roma Hipodromu’ndan günümüze ulaşabilmiş, Yılanlı Sütun ismiyle de tanınmış olan Tunç anıttır, I. Constantinus’un Konstantinopolis’ yani yeni Roma’nın başkentini kurarken daha önceden önemli tarihi olayları anmak ve kutlamak amacı ile dikilmiş abidevi bazı dikilitaşlarını yeni şehri süsleme amacıyla Hipodrom’a getirtip dikmiştir. Bu dikilitaşlardan biri de Burmalı Sütundur.
Şehre dikilen sütunlar Hipodrom ‘da yarış alanını ikiye ayıran spina üzerine yerleştirilmişlerdi. Bu sütun  I. Constantinus’un çeşitli yerlerden bazı anıtların sökülüp, yeni başkente getirilmesi sürecinde Delphi’de Apollo Mabedi önünde bulunan sütundur. Şehre buradan taşınmıştır. Anıtın Apollon tapınağına dikilmesi süreci de oldukça ilginçtir. 31 Yunan kolonisi, memleketlerini istila eden Perslere karşı kazandıkları Salamis (MO 480) ve Platea (MO 479) zaferlerinden sonra ellerine geçirdikleri savaş ganimetlerini eriterek büyük bir tütsü sehpası ile altından kazan yapmışlardır ve bunu Apollon Mabedine sunmuşlardır. Bu anıt birbirlerine sarılmış, 8 metre yüksekliğinde, 29 boğumlu üç yılanın taşıdığı, 3 ayaklı altın bir kazandan meydana gelmektedir. Yılanların başları da birbirlerinden ayrılarak üç ayrı yöne bakmaktadır. Yılan gövdelerinin üzerinde de savaşa katılmış 31 Yunan sitesinin isimleri yazmaktadır. Hünername’deki minyatürlerden 16. yy’a kadar bu anıtın tamam olduğu görülmektedir. Daha sonraki süreçte yılan başları kaybolmuştur. Yılan başları günümüzde mevcut değildir ama 19. yy sonlarındaki bir araştırmada bunlara ait olan bir üst çene bulunmuş ve bugün bu parça İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndedir.
İlk ve orijinal haliyle: Sütunun boyu sekiz metreyi bulmaktadır. Biz bugün bunun ancak beş buçuk metrelik kısmını görmekteyiz. Buradaki zemin zamanla yükseldiği için sütunun alt kısmı yer seviyesinin altında kalmıştır 19. yüzyılın ortalarında yapılan kazı ile şu anki şekli ortaya çıkarılmıştır.

ÖRME DİKİLİTAŞ

Örme Obelisk de denilen Örme Sütun, günümüze kadar gelebilmiş olan 3 eski anıttan birisidir. Roma döneminde Konstantinopolis in araba yarışlarının yapıldığı Hipodrom ‘un tam ortasında, yarış alanını ikiye ayıran ve ‘spina” olarak adlandırılan bir set bulunmaktaydı. Bu set üzerinde çeşitli yerlerden buraya taşınmış olan anıtsal yapılar yer almaktaydı ve spinanin ucunda son anıt olarakta bu sütun bulunmaktaydı.
Sütun değişik ölçülerde yontulmuş taşlardan örülerek meydana getirilmiştir. Mermer kaidesinin bir tarafında, Grekçe 6 mısralık bir kitabe işlenmiştir. Burada” Bu dört köseli heybetli ve harika anıt, zamanla harap olmuşken, şimdi İmparator Konstantinos lle devletin şanı olan oğlu Romanos tarafından önceki görüntüsüne nispetle daha iyi duruma getirildi; Rodos kolosu harikulade idi, bu bronz anıt ise hayranlık yaratmaktadır”. Burada adı geçen kolos, Rodos Limanı’nın ağzında bulunan ve ilkçağ dünyasının yedi harikasından biri sayılan dev ölçüde bir Apolion heykeli idi. Kitabe metninden anlaşıldığı üzere, İmparator Konstantinos ile oğlu Romanos tarafından onarılmıştır. Kitabeye göre; daha eski döneme ait olan bu yapı 4. veya 5. asırda harap duruma gelmişken, Imparator VII. Konstantinos ve oğlu II. Romanos tarafından onarılmıştır.
Osmanlı döneminde, 16. yüzyılda Pierre Gilles, Örme Sütunu oldukça etraflı tasfirini yapmıştır, Evliya Çelebi ise bu anıtın şehrin tılsımlarından biri olduğunu bildirmektedir. At Meydanının toprak seviyesinde yaşanan yükselmeden dolayı anıtın kaidesi gömülü durumdayken Kırım Savaşı sırasında 1856’da Charles Newton’a verilen izinle kaide çevresi açılarak etrafı demir parmaklık ile çevrilmiştir. 19. yüzyılda çekilen fotoğraflarda anıtın orta kısmında taşların düşmesi sonucunda bir boşalma olduğu görülmektedir. Yapılan onarımlarda buradaki boşluklar doldurularak anıtın yıkılması engellenmiştir. Anıt 32 metre boyundadır ve temelindeki üç basamaktan sonra mermer kaide gelmektedir. Gövde pek muntazam yontulmuş olmayan taşlardan örülmüştür. Ortalardaki bölümde, alt ve üst kısımlara nispetle daha muntazam olan dolgu, 19. yüzyılın son yıllarında yapılan onarımın izlerini taşımaktadır.

 

Kaynak:IBB

 

Yorum yapın

Paylaş
Paylaş