
İstanbul’un nadide semtlerinden Beykoz’un Akbaba Köyü‘nde, köyün en yüksek noktasında ulu bir veli yatar. Kabri şerifinde “Akbaba Sultan” yazılı olan bu mübarek zat, yüzyıllardır bölgenin manevi koruyucusu kabul edilir.
Akbaba Sultan Hazretleri‘nin asıl adı Ak Mehmet Efendi‘dir. Kendisi, ilahi aşka doğuştan sevdalı, aslen Buharalı yüce bir zattır.
Fatih’in Ordusuna Katılan Buharalı Veli
Ak Mehmet Efendi‘nin en büyük maksadı, Peygamber Efendimiz’in müjdesine nail olup, İstanbul’u fethedecek ordunun içinde bulunmak ve bu şerefli görevin “güzel askeri” olmaktı. Bu amaçla, uzak diyarlardan, Buhara’dan yola çıktı ve ta ki İstanbul’a kadar yaya geldi.
İstanbul’a ulaştığında, Fatih Sultan Mehmed Han‘ın teveccühüne mazhar oldu ve kısa sürede sultanın saygın hocaları arasına katıldı.
Peygamberimiz (s.a.v.), “İstanbul muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o askerler ne güzel askerlerdir,” buyurmuştu. Bu müjde, nesiller boyu Müslümanlar için en büyük şeref kaynağı olmuştu. Tıpkı daha önce Eyyüp Sultan Hazretleri‘nin İslam ordularıyla İstanbul’a gelip bu şereften payını aldığı gibi, Ak Mehmet Efendi de bu müjdeye kavuşmayı arzuluyordu.
Fetih Müjdesi ve Şahadet Mertebesi
İstanbul’un fethi (1453) uzayıp, kuşatma zorlaşınca bir gün Fatih Sultan, endişeyle durumu hocalarına sordu. O gece, Akşemseddin Hazretleri ve Ak Mehmet Efendi manevi alemde İstanbul’un fethedildiğini gördüler.
Sabah olunca her ikisi de Fatih Sultan Hazretleri’ne giderek bu müjdeyi verdi: “Fetih size nasip olacaktır, gönlünüzü ferah tutun yüce Sultanım!”
Ak Mehmet Efendi’den Akbaba Sultan’a
Fetihten sonra Ak Mehmet Efendi, Fatih Sultan’dan izin alarak, bugünkü Akbaba Köyü‘nün bulunduğu bu vadiye yerleşti. Burada bir mekan yaparak kendini tamamen zikir ve ibadete verdi. Fatih Sultan Hazretleri sık sık adamlarını göndererek hocasının hatırını sorar, saygı ve sevgi gösterirdi.
Nihayetinde, Hakk’ın rahmetine kavuşan Ak Mehmet Efendi, bu vadinin manevi koruyucusu olarak ebedi istirahatgahında kaldı. Sonradan kurulan köy de onun manevi unvanı olan “Akbaba” adını aldı.
Kaynak: Eşref Yavuztürk, Beykoz Akbaba, 1993